Dalgaları aşıp, yeryüzünün bir kıyısına düşüyorum../Yalnız kalmadığımı, denizin yorgunluğumu fırsat bilerek beni içine çekmeye çalışmasını, ve belki de artık bir kıyıya ayak basamayacak oluşumu son kez aklımdan geçirerek… Bir daha rol kesmeyecek olan mutluluğun geriye kalan zamanları hatırına..
Beni ben yapan bu boşluğa göz kırparak, lanet okuyorum dudaklarından ismimi fısıldayan rüzgara.. /Yabanıl kalmış düşlerin içinden, iki yüzü ile bir başına kalmış bir hayat yapışıyor nefesime.. Nefesim ki, gizil sevişen her dişinin, kalın bir zincirle bağlı oldukları hayatlarına yakalanma korkusu..
Yürümektense, yatıyorum kumsalı ikiye bölen suyun zehir tuzunda..Güneş hiç böylesine yakmamıştı tenimi.. Bu ıslaklık alışkanlık sancısı../Göz kapaklarıma bulanan kum tanelerinin yüzüme döküldüğü yerde, halen yerinde olup olmadığını bilmediğim aklıma sorusu gelip takılıyor.. Hiç olmazsa sorusunun ne kadar anlamsız olduğunu hafızama daha önceden kaydetmişlerdi../diye düşünüyorum..
Şimdi yeni bir yaşam mı, beni kucaklamaya çalışan..Bütün değişkenliğini kendinde barındıran bir adanın etrafında, kaldı ki ada olup olmadığını bile bilmiyorum.. Ada derken ifadelendirmeye çalıştığım, böyle bir durumda kendini kıyıda bulan her bedenin acil kelime bağdaştırıcısı olan bir kavram..../Dört tarafının suyla kaplı bir alan parçası olduğunu bile tescil etmeden..Aklıma gelen, ilk yaşam ünitesi..Kıyı parçası, kara parçası..Bilinen toprak işte.. Sonsuza dek üzerinde her türlü anlamsızlığın hüküm sürdüğü bir yer.. Anlamlı gelse de, anlamsız kalan tek yer..Su gibi akıp giden bir zamanın öğüttüğü bedenlerin, toplandığı bir ütopya.. Karnaval yeri../
Bütün nefesini içine çeken bir deniz var karşımda../Yaşadığını anlatıyor bana halen bir şeylerin varlığı..Tadı tuzu kalmamış olsa da../Uzakta, okyanusla çiftleşen martılar yüzlerini kapatıyor..Görmüyorum oysa, uyduruyorum..
Durduğum yeri tanımlama çabalarıma, Güneşin batışına sırtını veren denizin sessizliği karışıyor../Çıplaklığına bir tuval bağışlayan ressamın gözyaşları eşliğinde.. Bir süre daha bekliyorum kendimi../Tuvale konduğumu hissediyorum.. Yanı başımda derin bir suskunluk..Yağmurla karışık..Bir süre daha..Kapkara kesilmiş bir yalnızlık usulcası..Belki bu kızgınlık..bir iki kelime daha bırakır benden buraya..
…
Çekilir kendi gölgesine aşk../Su sarnıcında yeni bir ölüm duyulur.. /Ölüme benzemez hiçbir ölüm.. /Kağıt kalmaktan bıkmış bir düşüncenin, son satırında artık silinmeye çalışan bir Anatomicanz../Ne demekse..Tutunup kalmış kelimeler arasında..
…
Sonra uyandığımı hatırladım.. Oynayan çocukların hiç kesilmeyen çığlıklarına sarılarak.. Bir kent olmalı burası.. Zamanın beni beklediğini bilerek..Büyümek için..ve belki de zamansız bir aşkın avuçlarına düşüp, küçülmek için yaşadıklarıma karşı.. Herkesin görebildiği, dokunabildiği, ve belki de yaşayamadığı bir alanda../Bir hayatım olduğu gerçeğini göz ardı ederek..
Ünlemsiz yakarışların döküldüğü sahipsiz dudaklarda, köpüksüz bir uyku gibi, katıksız öpüşmelerle çoğalan yanlarını kaybeden her ruhun ortak acısına kapılarak.. Sonuna yetiştirdim kendimi.. /Sonuna kadar büyütemeden..Son olmadan belki de../
…
Bitiyor bir şekilde../
Kıyıda cellatlar..Dilimde..
Aşk suskusu..