Aşk tülden bir elbise...
Kanatları beyaz...
Gülüşü ince...
İçimdeki kemirgenler
Sen olmaya özenince
İnciler döktü
Ağlamayı unutan
Beyaz yanaklı bulutlar tenime...
Kuzey yıldızı
İlk kez şaşırdı rolünü
Seni görünce...
Neresiydi kuzey?
Bakmalı ağaçlara...
Yosun tutar ya
Sevgisiz tarafları...
Ay; edilgen.
Güneş; arsız.
Bir saksıda
Büyüyor özenle yürek.
Yürekleri sulamak gerek
Suyu haketmek içinse
Adamakıllı susamak...
Bir volkanın iç çekmesi...
Yürek yanması...
Samimiyetle
Omuzlarına lavlarını koyup
İçini açması değil mi şiir?
Seni yakar anlatırken
Dalgındır, farkedemez...
Can çekişen bir volkandır şair...
Ardı kan damlası Kaf Dağının
Yıllardır böyle...
Ardını merak etme!
Zümrüd-ü Anka
Şairlere halkalı köle...
Nasıldı masal?
Gak dedikçe et,
Guk dedikçe su...
Et bitti Anka'm
Yüreğimle idare et!
Sombaharlar vereyim
Som altınlar gibi Anka'm dedim
Somurttu...
Son verdim
İçi güldü gözlerinin
Beyaz perdeden...
Mutlu son'la biten
Siyah-beyaz bir filmin
En tiz perdesinden...
Kim bu masallardaki cüce?
Kimin yüreği dev?
Kimin düşleri maki?
Film koptu maki-nist!
Var mı benden başka
Aynı yerden
Devam etmek isteyen...
Tenim aç!
Ruhum gebe!
Nelere aş eriyor
Bir bilsen yine...
Arsızlığın ve
Zavallılığın pençesinde...
Aşkla evlendi Şehrazat
Masal doğurur binbir gece...
Diline düştüm ya..
Anlatır şimdi herkese