Şöyle bir geçmişe bakarsanız eğer, hiçbir peygamberin gaddar olmadığını görürsünüz. Her seferinde ama her seferinde peygamberlerin; şartlar ne kadar zor olursa olsun, kendi kavimlerini kah anlayışla, kah ise tatlı dille doğru yola gelmeleri konusunda uyardıklarını hatta yalvardıklarını dahi görürsünüz.
Nitekim Bu uyarılar karşısında kavimlerinin ise her seferinde kendilerince isyan bayrağı çektiklerini de pekala görürsünüz Öyle ya Sanırsınız ki Bu isyanlar öyle bir isyandır ki, nefretleri esasen Rabbe karşı değil de, niye bunca kişi varken, o peygamber oldu diye peygamberin ta kendisinedir.
İyi, güzel, hoş da Bre varoluşunun farkında dahi olmayan, kendi ezanının anlamını dahi kendi dilinde algılayamayan, kendinden sonrakilere hiçbir bilgi birikimi bırakamayacak ve varlığı ile de zerre kadar tarihte hatırlanmayacak yaşam formu
Bu işler tabi ki biatkar olan sizlerin; çok daha kolay anlayacağınız dilde de olabilirdi Mesela tıpkı Firavun gibi; Musa da pekala saçlarını kel aynak tadında kazıtıp, kendini güç sahibi ilan eder, kendini takip edenlerin itaatkar olması için önce kırbaçlar, kendisini takip etmesini istediklerini de kendi kozlarıyla; kah kanlarına, kah ceplerine girerek de elde edebilirdi. Çok mu zor olurdu yapması? Bence değildi Yaptı mı? Yapmadı.
Sonuç? Sonucu ortada Haliyle Ben biraz daha Hz Yunus karakterinde bir adamım Uyardım mı? Uyardım Dinlediler mi? Dinlemediler Ben kaçar Benden sonrası tufan Düşünün hep bunları ve acaba tarih tekerrür mü ediyor gibi tarzı düşünceleri Ne demişler? Önce beyin önce beyin Bundan daha öncesinde? Önce edep önce edep tabi ki.