Zaman, görüntü, kader
akıyor hep ahenkle,
ne arkasında bir iz,
ne de hatıra kalıyor elle tutulur.
ah insan belleği
ne güzel sığıştırıyor
kısa vakitlere:
nefreti, üzüntüyü, kötüyü.
ne kısa vakitler ayırıyor:
vefaya, sevgiye, kendine.
solan güneşten kalanlar
uçup gidiyor, bir rüyayla
boşluklara.
sen boşluktaki kumbara:
hep sevgileri, vefaları, iyiliği değil,
biraz da nefreti, kini, çirkini
doldur içine,
kara olan her şeyi al da
beyaz geceler pembe gündüzler
bir rüya olup kaybolmasın