Beton Dökseler de Çocukluğumuza...

Bir dostumun "Çocukluğunu nasıl hatırlarsan öyle geçmiştir." sözü üzerine bilgisayarın başına geçip o günlere doğru küçük bir yolculuğa çıktım. Neler yaşadım, ne kadarı dün gibi geliyor, ne kadarını anlatabilirim diye. Hoş anılar yolunun üzerine betonda

yazı resim

I.
Ağızları küfürlerle doldurulmuş çocuklar gördüm,
Okuluma giden yollardaki köşe başlarında.
Büyüdüm ama hala sırtımdaydı sanki çantam.
Öylesine utanmıştım.

Biz bir plastik topun peşinde koşturuyorduk o yaşlarda.
Sense koşup bana sarılıyordun
Her gol attığımda.
Omuz omuza mücadelemiz sadece hayata karşıydı.
İtip kakmanın gölgesi bile olmamıştı anılarımda.

Satır arası kanamalarımdan çok önceydi
dizlerimdeki yaralar.
Kalem tutmayı öğrenememiştim o sıralar.

Beton dökseler de okulumun bahçesine
ve derslerde 10 dakikam çöp kutusunun başında
tek ayak üzerinde beklemekle geçse de
ben şimdiki çocuklardan çok daha mutluydum.

II.
Anlattığın oyuncaklardan hiçbiri benim olmadı
ama her kış
beni ziyarete gelen bir kardan arkadaşım vardı
ve ben atkımı titreyerek sarıyordum boynuna
üşümesin diye.

Çünkü bana bakarken hep gülümsüyordu. Öğretmenimiz kadar güzel olmasa da.

Belki hayat siyah beyazdı ama
tüm renklerini sahiplendiğim
bir gökkuşağım vardı
ve yıldızlar bir bir kaysa da
olması için çabaladığım umutlarım.

Biz dilemeyi, beklemeyi değil almayı öğrenmiştik hayattan.

Bir boya sandığı omzumuzda.
Simsiyah ellerimize aldırmadan emeğimizin karşılığını istiyorduk.
'Parlamazsa para yok'
diyerek.

III.
Dünyanın en güzel çocuğuydu kardeşim.
Her ne kadar aksayarak yürüse de.
Ben mahsus yavaş koşardım
Benden önce topu alsın,
lanet değil şükretsin diye.
Hüznümüz sadece
bir akasya ağacının dallarına takılı kalan
kırmızı plastik topumuzdaydı.
Birkaç çift ayakkabı boyayıp
yeni bir top alana dek.

IV.
Her ne kadar deseler de sen hiç çocuk olmadın diye
ben bir kez çocuk olmuştum.
Simsiyah ellerimle kardan arkadaşıma sarılsam da
birşeyleri vurmuyordu yüzüme.
Ve ben hiç büyümedim.
Her kış geldiğinde, kardan arkadaşımı bekliyorum bu yüzden...
gözüm bahçemizde...
atkım ellerimde...

Ankara

Not: İzlenim yayınları 2003 İzedebiyat yıllığında yayınlanmıştır.

Başa Dön