Hayat bir sahne.
Ben üç maymun.
Rolüm, hep aynı nakarattan ibaret..
Ben, maymun bir.. sen kör-sün, görme!
Ben, maymun iki.. sen sağır-sın duyma!
Ben, maymun üç.. sen dil-sizsin konuşma!
Sonra..
Eee hadi ama..
Çek gözlerine perdeyi..
Pamuklar tıka kulaklarına..
Bağla dilini..
Oyna üç maymunu.. sahne senin..
Görmedikce..
Duymadıkca..
Konuşmadikca, bütün alkışlar sana!
Bravo üç maymun.. bravooooo..
Evet!
Eveeet.. maymuncuk..
Bütün bu alkışlar sana!
Ne gördüm.. Ne duydum.. Ne konuştum..
Üç maymunla resmen aptalı oynadim!
Yıllarca bol bol alkış aldım.
Ee.. ama artık maymun sahneden indi..
Açti gözünü..
Attı pamuklarını..
Çözdü dilini..
Ah, o üç maymun..
Neler gördü!..
Nelerinizi göremedi dersiniz?
Neler duydu!..
Nelerinizi duyamadı dersiniz?
Neler soylemedi!..
Nelerinizi soyleyemedi dersiniz?
Göz açılmaya.. kulak duymaya.. dil çözülmeye görsün..!
Meğer, gören.. duyan, konuşan; ne şarlatan maymunlar varmış-sahne önünde..
Şaştım..!
Sahte dostluklar..
Sahte gülüşler..
Kuyu kazmalar..
Kıskançlıklar..
Çekememezlikler..
Fesatlıklar..
Hemde, şu üç günlük dünyada..
Hiç birimize, kalmayacak olan dünyada!
Artik yeterince gördüm..
Duydum.. Konuştum..
Şaştım!
Şimdi sahne yine benim..
Yine üç maymunu oynamaya..
Amaa..
Alkışlarınız da.. Bravolarınız da, sizin olsun.
Ben Almayayım!..
Buyrun.. sahne önü'de sizin..
Şarlatan maymunları oynamaya...!
E.Bulut