Ben Sana Kedim Derdim 2

hain kediye ikinci mekıtup!

yazı resim

prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /

Şimdi bir huzurevi yalnızlığıdır

Aramızdaki uçurumun türkçesi,

Hünersiz bir ayrılık yaratılmıştır;

İçimize dolan,genzimizi parçalayan bu nefret

Siyanür gibidir,anlaşılmazlehçesi!

Kaçılmıştır,ağlanmıştır doğumlara

İştebu doğum günü ıssızlığıdır-

Kalbin yasıdır

Paslıdır çiviler-paslıdır günler...

Huzur evinden söz açılmışken,hazır konu

Ölen aşksa-ve buruşan, pörsüyen bir kalemse

yalnızlık ,hatırla;

mahallede yaşlı bir kedi vardı

onu huzur evine yollamışlar

istememiş!

Hani mavi gözlü,küfürbaz

Hani ateş gibi öfkeli

İsmi rukiye miydi neydi?

Gül gibi güzeldi...

Kendisi anlattı;gençken orospuluk yaparmış

Erkeklere kaşarmış!

Bir gün kemal efendi çıkagelmiş

(bu kısmı alkışlayınız)ilk görüşte aşkmış!

Kemal efendi memur,kemal efendi şair

İkinci yeni şiirler yazarmış

Bakkalın elçiliğinde(aşkın gölgesinde-akrebin nefesinde)ona bir şiir yollamış:

_____________________________________

Susuyordum yoktunuz

Sanki dev bulutlara takılmıştı siluetiniz

Sesinizi boş arsaların

Büyüyen yankılarında duydum.

Rüzgara mı takıldı sözcükleriniz?

Konuşmuyordunuz...

Yine aynı meyhaneye sığınmıştım,

Sarhoştum.

Kır saçlı adam,kemanı ve ben

Güzelliğinize kaldırdık kadehimizi,

Yoktunuz....

Ayaklarım aşktan ödünç,

Tanımsız çırpıntılarımla koştum size,

Zemin kattaki sardunyaları kokluyordunuz.

Bir an görünüp kaybolan peri gibi

Asil,incelikli yüzünüze baktım,

Gülümsüyordunuz...

________________________________________

intikam dediği saatlere ağlamış rukiye

kendine ağlamış

güya (Tacizci amcasından )erkeklerden öç alıyormuş!

Onu sokaklara,soğuk-aç gecelere terkeden

Güzelliğine ağlamış...

Bir pastane de buluşmuşlar ilk.

İlk defa sararmış parmaklarına gül yaprakları değmiş.

Ellerini tutmuş sımsıkı/

Kemal efendi delikanlı adammış

Rukiye durmadan ağlamış...

Rukiye anlatmış hikayesini

Ayyaş babasını,ölmüş annesini

Köpek gibi aç,kedi gibi nankör ilk kocasını anlatmış.

Kemal efendi

İzin isteyip gizlice helada ağlamış..

Bir gün zabitler yakalamışta,

Karakolda tükürmüşler çıplak bedenine...

Rukiye de delikanlı kaşarmış!

Yakın beni!yakın demiş,

“__ama kibriti çakmadan önce lütfen beni turnalara anlatın,

kırık bacaklı sunalara

bilmediğim baharlara,namuslu karılara

beni yok edin ama ne olur anlatın!

Sonra kireç kuyularında yakın!

Aşkta,acıda bedenimde söndürülmüş cigaradır .

Kör adamlara,ışıklı gecelere beni hayalimdeki sevgilime anlatın...

Bu taşıdığım kirli yürek utanmadan sevgiye siner

Ve bedenim eğlence oldukça köşe kahvelerinde

Hacivat olur, karagöz olur...

Donar kalbim,sivrilir bıçaklar

Bilendikçe geceme girer...”

(hikayeler biter,güller kalır

çekmeceler tahta kurularına,rukiye şiirlere kalır.

Ahhh şu

“bir tek dileğim var;mutlu ol yeter”

edebiyatı yok mu!

Bok çukurunda yansın

Eğer değilsem mutlu

Ve eğer ince bir hicran rüzgarında sızlıyorsa yüreğim

Sende geber!!

Ben sana kedim derdim;

Siyah beyaz filmlerde ağlattık kemal efendiyi....)

Başa Dön