Oturuyorum ve yine tek kelime etmek istemiyorum. Kelimelerimin etrafımdaki beni boğan havaya karışması beni rahatsız ediyor. Sanki kelimelerimi bir kağıtta saklayınca çevremdeki havanın zehri onlara bulaşamayacakmış gibi geliyor ve yine kağıtlara saklanıyorum.
Düşünüyorum...
Delicesine bir hızla düşünüyorum. Öyle hızlı bir geçit töreni var ki kafamda sadece olayların siluetlerini görebiliyorum belki de görebildiğimi sanıyorum. Her şey BELİRSİZ..
Bu " BELİRSİZ " kelimesinden ne kadar nefret etsem de anlaşılan o ki o beni çok seviyor ve sandığımdan da sadıkmış. Hayatıma yerleşti ve gitmek bilmiyor. Düşünceler gizli kapılarımı çalıyor birer birer. Ama her kapıya cevap olarak içerde oturan BELİRSİZ bakıyor. Karşılıklı oturuyoruz. Ben ona bakıyorum o da bana. Yılları deviriyoruz birlikte...
Nerden ve ne zaman aldım ben bu " BELİRSİZ " i kapıdan içeriye. Yıllarca susmuşum ya ona karşı, cesaretimi toplayıp soruyorum ona " Nerden Geldin? " diye. Diyor ki " Ben hep burdaydım, sen yeni mi farkıma vardın? ". Sonra başlıyor anlatmaya;
Doğrularla doluyum ben
Yanlışlarla doluyum
Benim adım BELİRSİZ, bir de arkadaşım var SEÇİM
Herkesin içinde vardır
Bir BELRSİZ ile bir SEÇİM
Hayat bizim etrafımızda döner
Düşünceler kapıyı çalar
Önce ben bakarım sonra seçim
Ya doğruyu alırsın eline ya da yanlışı
Cezalarla doluyum ben
Ödüllerle doluyum
Benim adım BELİRSİZ, bir de arkadaşım var SEÇİM
Yanlışa bir cezamız vardır, doğruya bir ödülümüz
Her zaman doğruları göremezsin
Yanlışları da seçersin
Doğrular başka kapılar
Yanlışlar kara delikler açar
Bu gün bir kara kutu yaptık sana
Yanlışlarını biriktirirsin bu kara kutuda
Benzer düşünceler kapını çaldığında
Biriltirdiğin yanlışlara bakıp
Aynı yanlışlarla dönmezsin onlara...