Bedbaht Kent… Abdulkadir Oğuzhan

a

yazı resim

Yakılmış evler
Üstünden geçenlere küsmüş caddeler
Ağlamaklı bir halde
Çırpınan sokaklar
Ve ağlayan anne ve babaların
Feryadı ile
İstanbul, İstanbul oldu…

Eski şairlerin
Dağlara tırmanmış hüzünleri
Ve öfkeleriyle
Daha bir sağlamlaştı

O can alıcı,
O can verici
Bedbaht kent…

Göremedim,
Ne içtenlikle güleni,
Ne de gerçekten ağlayanı.
Ben mi kör olmuştum
Yoksa İstanbul
Görünmez bir şehir mi olmuştu…

Artık filizlenen gülün
Tam ensesindeydi
O yaralı kent.
Ve yapraklarını açmaya çalışan
O vişne ağacına izin vermiyordu,
İstanbul bize küsmüştü…

Oysaki İstanbul
Akşamlarım olmuştu
Seher vakti öten kuşlarım
Her sabah yeniden doğan
O göz alıcı güneşim.
Gün batımım,
Şafak vaktim.
Ve acımasızca geçen
Zamanım olmuştu,
İstanbul…

Sen ey İstanbul
Ne kadar düşünüp de yazsam
Seni anlatmak için
Kelimelerim yetmeyecek.
Bir gün göçüp gitsem de,
Güzel ve yorgun İstanbul
Beni terk etmeyecek…

]

Başa Dön