Bahar Akşamı Felsefesinden

Öyle düşünüyordum kendi kendime işte... Döküldü kalemden inceden... Çok da ciddiye almamak lazım aslında yazarı.

yazı resim

Her ruhun varoluş döngüsü içinde yürüdüğü yolun pek eşsiz ve kendine has bir tecrübe olduğunu düşünüyorum. Bu tecrübenin en eşsiz ve esrarengiz safhası ise, bence, hiç şüphesiz ölüm.

Ölüm. Ben ölümü bir kapı olarak düşünüyorum. Bir yerden başka bir yere açılan bir kapı. Öte tarafta ne olduğu sorusuna ister maneviyatçı ister de maddiyatçı bakış açısıyla bakacak olursam; Benim görüşüm o kapının ardındaki yeni deneyimin en azından çok görkemli olacağı.

Hayatlarımız ne kadar farklı yaşansa ve yürüdüğümüz yollar bizi birbirimizden ne kadar uzaklaştırsa ya da birbirimize yakınlaştırsa da... kaçınılmaz olan hepimizin ölüm denen o dehşetli ve muazzam kapıdan kesinlikle yürüyeceği gerçekliğidir. Bu gerçeklik kimileri için çok yıkıcıdır. Kimileri için ise varoluş döngüsünün doğal ve kaçınılmaz bir parçası olarak göreceli bir huzurla kabul edilen bir olgudur. Bu kaçınılmazlığı kabul etmediğimiz, edemediğimiz takdirde bunun sonuçlarını değerlendirirken benin kullanacağım en hafif kelime "yıkıcı" olacaktır.

Yıkıcı. Gerçekten de öyle. Ölüm, benim "zaman" ile beraber en güçlü ve karşı konulmaz bulduğum kavramlardan bir tanesi. Bunlarla yaşamak zorundayız. Ne kadar komik bir cümle oldu. "Bunlarla yaşamak zorundayız." Aslında daha çok şöyle demeliydim; Bunlarla barışmalıyız. Zaman akar; Tutamazsın. Yıllar durmaksızın akıyor ve yaşadığımız şu an hiç durmaksızın, değişmeyen bir kararlılıkla sürekli olarak geçmişe dönüşüyor. Şimdi, şu an çok kısa... Bugün çok kıymetli. Geçmişten ve geleceğin bilinmezliğinden bize kalan tek şey şu an çünkü ölümden ötesi bir muamma ve ölümün de hangi dönemecin sonunda, hangi tepenin ardında bizi beklediğini bilmenin imkanı yok. Zamanla beraber durmaksızın yol da akıyor. Ölüm doğduğumuz andan itibaren her an bize daha çok ve daha çok yaklaşıyor. Kavuşma kaçınılmaz.

Kaçınılmaz olanla yaşamalı. Bu uzun uzadıya düşünülecek bir şey mi? Bilmiyorum. Bence sadece kabul etmek ve noktayı oraya koymak gerek. Ölüm kaçınılmaz ve zaman akar. Anı yaşa. Nokta.

Geleceği bilemeyiz; Yarın başımıza neler gelecek? Ve geçmiş ise artık tarih... En büyük sevgiler bile yitebilir, en büyük acılara rağmen yaşanabilir. Elimizde sadece şu an var. Onu yaşamayı seçebiliriz.

Anı kaçırma.

Başa Dön