BABİL'DE ÖLÜM İSTANBULDA AŞK
Fuzuli'nin Leyla ve Mecnun mesnevisi romanın kurgusu içine iskelet olarak yerleştirilmiş adeta.Leyla'nın elleriyle yaptığı kağıda Fuzuli^nin yazdığı beyitler... Roman bir papirüs kağıdının ağzından anlatılıyor.Fuzuli'nin kölesi, Leylâ'nın aşığı olan bu kağıt zaman zaman kendini Kays yerine koyuyor, zaman zaman da Fuzili'nin kölesi. Kimlerin eline geçmiyor neler görmüyorki bu köle. Önce Fuzuli'nin mesneviyi nasıl yazdığına şahit oluyor, sonra ünlü nakkaşlarca süslenip Kanuni'ye sunuluyor. Kanuni'nin cariyesi Rukal'in koynunda uyuyor. Siyasi dönemlere şahit olurken edebiyatın en usta ellerine geçip onların eserlerini de tanıyor. Bir kağıdın ağzından tarihimizin karanlık sayfalarını aralayıp edebiyatımızın en ünlü şairlerini de tıpkı bir edebiyat tarihi okur gibi farklı bir uslupla tanımış oluyoruz.
Özellikle divan edebiyatımızın en önemli isimlerini tanıtması açısından güzel bir eser.
İskender Pala'ya " divan şiirini sevdiren adam" sözü boşa söylenmemiş. Romana serpiştirilen beyitler, divan edebiyatının en seçkin örnekleridir. Normalde bunları bir arada bulmak zorken bir romanın olay örgüsüne serpiştirilmiş olarak okumak ilgi çekici.