Atatürk modernleşmenin sadece rasyonalizmle olması gerektiğine inanmamaktaydı. Her şeyin akla dayanacağı bir modern dünyada her şeyin rengini ve ruhunu kaybedeceğini görmekteydi. Yani modern hayat içindeki insan dine daha çok ihtiyaç duyacaktı. Çünkü grilikten ve maddenin ağır baskısından bunalacaktı. İnsan aklının, fikrinin ötesinde başka renkler ve çizgiler peşinde koşacaktı. Bunu bilen Atatürk Diyanet İşleri Başkanlığını kurdu. Türkiye’de medeniyetin, dini ortadan kaldırarak değil de, bunun yerine, dini akla ve bilime dayandırarak gelişeceğine inanmaktaydı.
İnsanlarda din duygusu her zaman vardı. İster Tanrı’yı kabul etsin ister etmesin bütün inançların çıkış noktasını din teşkil etmekteydi. Bu yüzden dini inkar etmek toplumu inkar etmekti. Çünkü insanları bir araya getiren ve yine toluma ivme kazandıran güçlerden biri de dindi.
Dikkat edilirse resmin, mimarinin, edebiyatın ilham yoğunluğunu din düşüncesi oluşturmaktaydı. Antik şehirlerden kalan kalıntılara bakıldığında ağırlığı tapınaklar oluşturmaktaydı. Bugüne bakıldığında ise Avrupa şehirlerinde ve dünyanın birçok yerinde en çok dikkat çeken yapılar yine tapınaklardı.
Atatürk sahip olduğu o engin zekasıyla bunların farkındaydı. Bu yüzden İslam dinini hor görmemiş ve onu her türlü yobazlıktan arındırmaya çalışmıştı.
Bugün itibarıyla bakıldığında Türkiye’deki Müslümanlar modernleşmekteydi. Kendilerini geliştirmekte ve içine kapanık değil; rasyonel dünyada aklıyla, fikriyle, görüntüsüyle var olmaya çalışan bir konuma gelmekteydi. Türban bu çıkışlardan ve modern dünyaya adım atışlardan sadece biriydi.Hal böyle olunca bu kadar yol alan insanların geriye dönmek isteyeceklerini ve karanlığı isteyeceklerini düşünmek yanlıştı.
Öyleyse Türkiye’deki en büyük sorun neydi? Herkes kendi doğrultusunda cevap verecekti; ama bilinmeliydi ki en büyük sorun dış borçtu. Türkiye’ye en çok kimin ihanet ettiğini, bu ülkeyi en çok borçlandıranda aramak lazımdı.
Atatürk ve Din
Atatürk modernleşmenin sadece rasyonalizmle olması gerektiğine inanmamaktaydı.Her şeyin akla dayanacağı bir modern dünyada her şeyin rengini ve ruhunu kaybedeceğini görmekteydi. Yani modern hayat içindeki insan dine daha çok ihtiyaç duyacaktı.Çünkü grilikten ve maddenin ağır baskısından bunalacaktı.İnsan aklının, fikrinin ötesinde başka renkler ve çizgiler peşinde koşacaktı.Bunu bilen Atatürk Diyanet İşleri Başkanlığını kurdu.Türkiye’de medeniyetin, dini ortadan kaldırarak değil de, bunun yerine, dini akla ve bilime dayandırarak gelişeceğine inanmaktaydı.