Hiç konuşmadık seninle, hiç duymadık acıları, haykırışları, yalnızlığı… Geceler oldu, duvarlar oldu, aynalar oldu arkadaşım… Görmedin tükenişimi, duymadın çığlığımı…
O kadar uzun zaman oldu ki başbaşa kahvaltı etmeyeli, sinemaya gitmeyeli… Koskoca yaz geldi geçti, göremedim güneşin rengini, duyamadım rüzgarın sesini, baharın çiçek kokusunu, kırmızı şarabın tadını… Göremedim mumların yanışını... Çok şey mi istedim ben? Bak, yine aynı yerdeyim. Yer aynı da ben aynı değilim artık!
Gururum kırıldı, incindim. İşte o an baktığım o ayna kırıldı, parçaları her yerime battı. Ben batan parçaları etimden ayırmaya çalıştıkça kanadı, daha da kanadı. Durduramadım kanayan yaralarımı, durduramadım… Başımdaki meleğim, azrailim oldu, kovamadım! Anlatamadım yalnızlığımı, duyuramadım çığlığımı! Çığlık kesildi, artık çok geç… Azrail örttü toprağını üstüme, tüm yakarmalarıma rağmen…
Ve artık bıraktım yıldızlara koşmayı, öğrendim kadere bağlanmayı… Artık acı benim, sadece benim acım… Bir çift yeşil gözle başlayan hayallerim, yine o bir çift yeşil gözün gururumu kırmasıyla söndü… Utandım…
"Eylül.2007"