Azlı ortamlardan çoklu ortamlara
Yaşlı ıslak gecelerden ağustos on dokuzlara
Somurtmalardan gamzelerdeki gülümsemelere
Bağ bozumlarından şarap mahzenlerine
Ekilen tohumlardan yemek sofralarına
Az biraz da yağmurdan sonraki gök kuşaklarına
En acılı yemeklerden sonra tatlı sohbetlere
Bulanık sulardan durulmuşluklara
En karanlık şehirlerin kapkaranlık sokaklarından nurlanmış gönüllerin aydınlığına
Paslanmış metal kokulu aşklardan
Sisten kaybolmuş nemli havalardan
Yıldızsız bulutlu gecelerden
Küflenmiş eski anılardan
Bir hayal olmuş yaşanmışlıklardan bir sonraki duraktır aşk
Ve Aşk,
Delilerin bayram kutlaması gibidir her gün yaşanan
Birde aşk, gülümsemelerin akıllarda bıraktığı gamzeler gibidir kırışık, iki çizgi
Nerden başlayıp nerde biteceği belli olan iki çizgi
Ya dudaktan çıkan iki söz
Ya da gönülden gülümseyen iki göz
Ve Aşk,
Küçük bir kız çocuğunun yürümeğe başlarken düşmesi gibidir
Ağrılı, acılı ve ağlamalı
Sümükleri akan, üstü başı toz toprak, kir, pasaklımı pasaklı
Büyüdükçe güzelleşen
Güzelleştikçe peşinden koşturan
Peşinden koşuldukça türbülansa girmiş gibi savrulan bir küçük kız çocuğu gibidir aşk.
Ve aşk sensin derken söylenen SEN’dir