Artık Yoksun

Sen yoksun artık… Ruhum bedenimden sıyrılıp peşinden koştu, kelimeler dilimden süzülüp seni aradı her yerde… Sonbahar hüznünde sararmış bir yaprak misali sarardı yüreğim…

yazı resim

Sen yoksun artık… Mavi kaplı ajandama yazdığım şiirler de öksüz kaldı şimdi. Dinlediğim şarkılar, okuduğum kitaplar, yaptığım resimler de sensizliğin boyun büküklüğünde kaybolup gittiler bir akşam vaktinin kızıllığında…

Sen yoksun artık… Ruhum bedenimden sıyrılıp peşinden koştu, kelimeler dilimden süzülüp seni aradı her yerde… Sonbahar hüznünde sararmış bir yaprak misali sarardı yüreğim… Fırtınaya tutulmuş bir fidancık gibi savruldu bedenim. Kendimden kopup sende arıyorum geçmişteki sevda yüklü günleri… Sen de yoksun şimdi, sevda yüklü günler de silindi gitti geçmişimden…

Bir Nisan akşamıydı… Tutulan eller, bakışan gözler “ebedî” bir yemin vermişti. Tatlı ve masum bir şekilde yağan damlalar da şahitti bu yemine… Onlar da şahitliğinden utandı şimdi. Nerden bilirlerdi ki ayrılığın şahitlini yaptıklarını. Neredesin, kokunu özledim ben senin. Neredesin kömür gözlerinde avucumdaki sevdanla gezinmeyi özledim ben. Hep sevda şiirleri yazdığım ajandama artık hüzün dolu mısralar yazmaya başladım. Sayfalar nemli gözlerle bakıyor her gecenin koynunda gözlerime. Ne oldu da bu hüzün kokan mısraları üzerime yazıyorsun der gibi eğdi başını…

Meçhul bir vilayetteyim
Dilimde yalnızlık türküsü
Daha yeni başlamıştı oysa
Bu sevdanın öyküsü
Yürekler temizdi gönüller emin
Daha yeni verilmişti oysa
Hiç bozulmayacak ebedi yemin...

Sen yoksun artık. Ucuzluk günlerindeki alışverişler de yok. İndirimli sinema günleri de… Ellerim ceplerimde, zihnim geçmişimde kendim meçhulde geziniyorum solgun ışıklı soğuk ve bomboş sokaklarda…

Yazdığın mektupları yüreğime bastırır uyurdum her gece. Elimdeki gülümseyen yüzlü fotoğrafına anlatırdım tüm gün yaptıklarımı. Dinlerdi beni, ve alır götürürdü tüm dertlerimi… Dertlerim de yetim kaldı şimdi. Ellerinden tutacak, onları benden uzaklaştıracak kimse de kalmadı…

Geçen her ânımda yalnızlığım çarpıyor yüzüme. Evet her insanın kaderiydi yalnızlık ama daha erken değil miydi kömür gözlüm? Daha hayallerimiz yok muydu gerçekleştirecek? Verilen sözler, edilen yeminler yok muydu? Neden gittin, nedendi bu erken veda…

Ecel aldı işte seni benden. Beni de kendimden…

Ölmek kaderde var
Yaşayıp köhnelemek hazin
Bir çâre yok mu buna
Ya Rabbülalemin

Sen yoksun artık… Ben de yokum… Gölgenin serin ılıklığını hissediyorum ayazlı gecelerin karanlık bağrında. Kırmızı güllerin sıcaklığında tuttuğum ellerini arıyor ellerim, sensizlikten dağlanıyor yüreğim…

Gittin işte… Gözlerimizin başlattığı sevdaya ecel son verdi. “Kader ak yazıyla yazılmış yazı/ Ayır ayırabilirsen beyazdan beyazı” Rengiydin hayatımın. Çiçekler seninle güzel, yıldızlar seninle parlak, güller seninle kırmızıydı…Hayat seninle anlamlıydı kömür gözlüm… Bu yürek seni yaşayacak her anında. Sen bekle beni oralarda. Nasıl olsa ecel beni de bulacak ve bizi ayırdığına pişman olup kendinde birleştirecek tekrar toprağın yanık bağrında…

Seni arıyorum sensizliğin dünyasında
Her şey susmuş ve yok olmuş sanki
Işıklar sönmüş güller solmuş
Olsun;
Ben seni arıyorum sensizliğin girdabında

Sokaklar bomboş
Gece ise her zamankinden daha da karanlık
Ben, bir kıvılcımını arıyorum içimi aydınlatacak
Arıyorum seni sensizliğin dünyasında
Yoksun ...

Başa Dön