Yine buradayım, en sevdiğim yerde!
Küfrederek ilerliyorum. Kaldırımlara, merdivenlere, bavul taşımaktan kızarıp şişen parmaklarıma... Arada dua da ediyorum, yardım eden amcaya.
Geçitteyim. Yine orada mendilci dede, o köşede. Öyle bakıyor, bir mendil al bile demiyor bana. Yardım etmek isterdim; ama halimi görüyorsun der gibi.
NEDEN BU DİREĞİ BURAYA DİKMİŞLER!
Gelir gelmez yerleşiyorum. Yaptıklarımı bırak, yapılacakları düşünmek bile yoruyor. Yorgunluğu geçelim şimdi. Ne çabuk geçti bu tatil. Ne çabuk! Bunu da geçmeliyim, kalp sağlığım açısından.
Alıştım mı ben buraya?
Alışmak ne demek? Burada uyuyup uyanmak, okula gidip gelmek ,yandaki marketten sigara almak mı? Akşamları çay yapıp içmek, böğürtlenli pasta hayali kurmak mı? İşte böyle epeyce bir şeyse eğer, evet alıştım.
Alışmak ne demek, sevmek mi? Öyleyse eğer, alışmadım. Alışamadım.