Tesisler süper, gençlerde iş yok !
Bir Türkan Sultan, bir Şener Şen yetişemiyor şu verimli, ılıman iklimli sanat ortamında güzel ülkemizin artık.
Peki ama neden?
Gittikçe çeşitlenen güzel sanatlar okulları ile günümüzde kişiler, teoride ve pratikte sultanımızın yetişme ortamından çok daha fazla şansla dolu değil mi sizce de? Görünüşte öyle ama neticeye bakınca anlıyoruz ki değil!
Filmlerde adeta yönetmenlerinin fırça darbeleri ile şekillenen insanların yerini kocaman, “iyi” eğitmenli süper imkanlarla donatılmış akademilerde şekil verdiğimiz insanlarla asla dolduramıyoruz ne yazık ki!
Nedir oyuncu denen kişinin işi?
Kendi malzemesini iyi tanımak ve gerektiği kadarını gerektiği yerde doğru biçimde kullanmak, içindeki yaratıcılığı canlı tutmak. Çok kaba bir anlatımla bunlara hizmet eder oyunculuk denen olgunun eğitim aşamaları. Ancak ne bu derece kendini tanımak ne de içindeki ateşleyiciyi, yaratma güdüsünü ve becerileri canlı tutmak öyle sadece diploma ile olacak bir şey değildir ki. Yani diplomayı almış olmanız artık “olduğunuz” hatta daldan “düştüğünüz” anlamına gelmez. O bir ehliyettir o kadar!
Oyuncunun eğitimi denen süreç ömür boyudur aslında.
Elin gavuru yaş, eğitim, diploma, ödül, IQ vb. vb. ne olursa olsun kendini geliştirmenin derdinde, bir adım daha öteye gitmenin telaşındayken, neredeyse her boş vaktini bilgilerini tazelemek ve eksiklerini gidermek için kullanıyorken. İçindeki yaratma güdüsünü ve yetisini canlandırmak için performanslara, hapininglere, workshoplara katılırken; Adamlar her altı ayda bir kendilerini geliştirmeye çabalarken bizde ise; okullusu, okul biter bitmez, alaylı ilk dizi ya da oyunu müteakiben ben “oldum” artık, “ben oyuncuyum” demeye başlıyor.
Bu yüzden yeni bir Sultanımız, Şener Şenimiz olmadığı gibi, hiçbir zaman bir “Al Pacino”muz veya bir Meryl Streepimiz de olmayacak bu gidişle.
“Ben artık oldum” demeyi hal ve hareketleriyle anlatmaya kalkarken kimisi; kimisi de işi iyice abartıp bunu dile dahi getirme cüretini kolayca gösterebiliyor günümüzde.
“Adam almışsa garbın ilmini almış; eli sanatlı fakat tırnaksız. M. Akif ERSOY”
Bizim yeni star ve stariçe adaylarımız batıdaki örneklerden kapris ve davranış biçimi kopyalayacağına biraz zihniyet ve meslek aşkı devşirseler yeni sultanlar, Şener Şenler, şenlendirecek hem gözlerimizi hem ruhlarımızı. Ondan sonra ne mankenden oyuncu olur mu kavgası kalacak ortada ne de başka bir dava. Güzel bir söz geliyor aklıma bu durumu anlatan.
“Sirk yeterince iyi değilse herkes palyaçodur!” Burada amaç palyaçoyu kötülemek değil elbette, ama kafasını aslanın ağzına sokan adamın cesaretine yazık değil mi? Elin gavuru ilerlemiş yaşına rağmen vücudunu esnetiyorken bizimkilerin beyinleri kireçleniyor sanki. O yüzden bir tokat bitiriyor stariçe adayını o yüzden izlediğimiz her yerde Meltem Cumbul “Köylü Kızı”, o yüzden jönden çok bön tadı alıyoruz önümüze getirilen her şeyden.
“Yine de…”
İyi Seyirler…
Gökhan AYBEK