Adı Özlem Oldu! Özlenmiş Bütün Çocukluk Anılarımızın…

Saklambaç vazgeçilmezimizdi… Bir küçük çam ağacı bile saklayabilirdi küçücük bedenimizi… O küçücük ellerimize sığdırabileceğimiz küçük taşlar arardık beş taş oyunu için. Sonralarda idrak ettik istop oyununun asıl adının stop olduğunu...

yazı resimYZ

Her şey geride kaldı…
Adı özlem oldu yaşanan bütün çocukluk anılarının…
Çamurdan evler yapmak o kadar cazip gelmiyor şimdilerde…
Oysaki tırnaklarımızın aralarının kararmasına umursamadan avuçlardık tozu toprağı…
Karıncaların yuvalarına erzak götürme telaşını gözlerimizi kocaman açarak izlerdik…
Çocuk kalbi! Yardım etme hevesiyle, minik ekmek parçaları doldururduk yuvalarının üstüne
Küçüktük bir zamanlar çocuktuk saftık günahsızdık
Ne kadar kolaydı mutlu olmamız…
Sıkılmazdık bunalmazdık…
Hastalıklarımız bile küçüktü, bizim gibi
İki gün burnumuz akar çarçabuk iyileşirdik vişne aromalı şuruplarla…
Küsmemizde, barışmamızda oyunlarımız kadar kolaydı
Kırılmazdı kalplerimiz.
Küstüğümüzde elimizle iki parmağımızı üst üstü koyar, küs işaretini yapar
Çok değil iki dakika sonra bu işareti bozar
Ya da küstüğümüzü unutur devam ederdik oyunlarımıza.
Kan kardeşliği de bilirdik kan akıtmadan…
“Sen benim kan kardeşim olur musun?” der oluverirdik oracıkta sözle.
Bisikletlerimiz bile küçücüktü
Üç tekerlekliydi…
Oyunlarımız sürekliydi.
Akşamları evlerimize dağılışlarımızın ardından
Ertesi günü yine kaldığımız yerden başlardı oyunlarımız.
Yalancıydık o zamanlar…
Yalanın kötü bir şey olduğunu bilmezdik.
Yeminler ederdik inandırmacasına.
Sevgililerimizde yoktu o zamanlar, kalbimizi kıranda…
Oyunlarımız kolaydı!
Saklambaç vazgeçilmezimizdi…
Bir küçük çam ağacı bile saklayabilirdi küçücük bedenimizi…
O küçücük ellerimize sığdırabileceğimiz küçük taşlar arardık beş taş oyunu için.
Sonralarda idrak ettik istop oyununun asıl adının stop olduğunu
Uçurtmalarımız vardı, kan ter içinde kalırdık en yükseğe uçurtma çabasında.
Birde bulutlara mektup gönderirdik
Uçurmalarımızın ipine yazılı bir kâğıt iliştirir, rüzgârında etkisiyle ulaşmasını beklerdik hevesle…
“postacı rüzgâr çabuk gönder mektubumuzu” derdik.
Postacı rüzgâr derdik postacımızdı rüzgâr.
Alel acele bir kiremit bulur seksek oynamak için kabataslak çizimler yapardık en geniş trotuara…
Yoktu o zamanlar rekabet, ihanet, nefret!
Bize yabancıydı bu tür kelimeler.
İsteklerimizde küçüktü bizim gibi…
Alınmış bir oyuncak bebek, bir küçük araba yeterdi bizi mutlu etmeye…
Sağlıklıydık, saftık, temizdik, günahsızdık…
Adı özlem oldu şimdilerde…
Özlenmiş bütün çocukluk anlarımızın…
05.03.2008
Gönül SEVİNÇ

Başa Dön