Büyük Adadan bakıldığında Heybeli Ada dolgun kalçaları , ve mükemmel vücudu olan bir kadın figürü gibi bakan her cinsi etkileyecek kadar güzel bir adadır. Ve Büyük Ada , tüm karizmasına rağmen özenerek bakar bu güzel vücutlu kadına...Kendisinde saklı olan din ve politikaya karışmamıştır çünkü Heybeli Ada ve içinde şiiri , edebiyatı barındırır.
Adaların enteresan bir durumu vardır zaten , bir yanda kadınlarla ilişkileri sıfırlanmış papazlar, diğer yandan sevgililerle doludur...Yaşadığınız psikoloji İstanbulun kalın duvarlarından uzak ve fakat bir vapur kadar da yakındır. Arkanızı döndüğünüzde uçsuz bucaksız yeşil ve mavi , bir arkaya geçtiğinizde düzensiz yapılaşma örneği İstanbul...
İster kaçarsınız tüm dertlerinizden ve o mistizmi yaşarsınız adada ya da bakıp bakıp , Ulan nerden geldim ben bu şehre dersiniz...Ben arkamı dönüp , güneşlenmeyi tercih edenlerdenim. Tüm yaşamın sıkıntılarını, dertlerini ve mümkünse sorumlulukları unutmaya giderim adaya...Aya Yorgi her zaman bana huzur ve umut vermiştir. Ejderhalarla savaşmış bu şovalye adına inşa edilen kilise, bana bazen umut olur bazen huzur. Derim ki , ejderhalarla savaşmak , insandan daha kolaydır. Çünkü bin bir gece masallarında , her ejderha öldürmez...Canını yakmadığınız sürece...Ama her insan , siz dokunmasanız bile içsel kaygılarla sizi yok etmeye programlayabilir kendisini...
Kayalara uzanmış, bahar güneşinin tadına bakarken , aklımdan geçen şey, bunca güzelliği yaratan Rabın nasıl oluyor da insanın içini bu kadar kötülükle doldurduğuydu...
Görüyorsunuz ya , ben huzurun içinde bile negatif bir yan bulabilecek kadar rahatsız bir bünyeye sahibim...Keşke eskisi gibi sadece yeşili görebilecek gözlerim olsaydı , ama artık yeşil bile huzuru vermiyor bu bozulmuş alemde Arkadaşlar...
Geçen günkü yazımla ne tezat bir yazı oldu , haklısınız, bahar kaçamağı çok eğlenceli ve huzur doluydu ama diyorum ya şizofren bir bünye olmaya başladım...Bahardan mı ne ?