Bırak gideyim yolum mihnet keder gam dolu
Feleklerin fevkinde dönen alem duruyor
Avucumda kanı var gözlerimin
Irmaklar ateşiyle çöl kesilip kuruyor
Çamurda kaybettiğim çöldeki izlerimin
Bilinmez bir mekana çevrilip gider yolu
Gelme istersen bekle akıbeti meçhul yolda
Cellatlar gül dağıtır şakiler ülkesidir
Aşkın manası bitik anlaşılmaz
Yüreğimden duyduğun bir depremin sesidir
Yıkılana acınmaz ölmeyene şaşılmaz.
Kaç mecnunun kabri var uçsuz bucaksız çölde.
Bahtını zorlayan gül bülbüle vuslat için
Kaç mevsimi yüklenir bir bahara ermeye
Dağlara bak Ferhat’ın mihneti var
Hangi aşık teşnedir dem-i devran sürmeye
Hangi aşk gözyaşından nasipsiz vuslar arar
Bu yol keder yoludur her güle vuslat için.
Dağıtıp kederini ayılt sarhoş yüreği
Mutluluk vakti gülüm bak ulaştın bahara
Gelme bu çileli yoldan yazık olur
Irmakların yandığı bu uğursuz diyara
Uğratma yolu gelme gelen gam keder bulur.
Dikleşen dikenli yol tırnakları yakıyor
İstemem bu dert yolu ardım sıra gelme kal.
Bu halinle mutlu ol mutlu yaşa
Kaçyıldır yaşadığım acıları bilme kal.
Dayanmaz ak yüreğin bunca derde telaşa
Bu yola düştüm düşeli yoluma kan akıyor
7.2.009/Taşkent