Işıkları söndür,... Ay düşsün gözlerine
Işıkları söndür
Ay düşsün gözlerine
Bir ben uzanayım mum ışığında usul usul yatağında yanına
Etin kırmızılaşsın uzun gölgeler düşerken vücuduna
Şamdanlar çatır çatır çatırdasın
Kapat gözlerini
Şırıl şırıl tenine akan tutkularımı dinle
Mum düşmüş yeşil gözlerimden içeceksin aşkımın iksirini bu gece
Şangır şungur yuvarlanacağız aşkın derin kuytu sokaklarından geçerek zevk tünellerinde
Ellerim dokunacak ellerine
Aklım gezecek seni
Beynim soyacak
Düşüm inecek yüreğine
Kuşumu öpeceksin ve başından sonuna dilin gezinecek üstünde
Parmaklarım titrecek
Dudaklarım gezdirecek uzak diyarlarda bir yolculuğa çıkarıpta seni
Bir kadehi öpeceğiz beraber uç uca
Bir sigarayı içeceğiz birlikte köküne kadar
Hülyalar saracak
Rüyalarımız sarmaş dolaş olacak
Üstündeki her şey parçalanacak canım
Ve ilk öpücüğüm boynuna yumuşak bir dokunuşla kelebek gibi konacak
İki ayağın yerden havalanıpta basmak için bir cisim arayacak
Dudaklarımla rüzgarda bir mumun sönmesi gibi söneceksin
Tutkular deniz misali dalgalanır içimde
Bir kayığın içinde iki sarhoş gibiyiz yatağında ikimiz
Sallanıyor dibinden içimiz
Akıyor selim derinden içine, yelim esiyor teninde
Yırtınıyorsun gözlerin yarı baygın dengesiz dengesiz
Çırpınıyorsun kollarımda kendinden bile habersiz
Bir mektup konuyor dudağımdan dik başlı memelerine
Haykırıyorsun inlemelerle camları titretircesine
Dilim sürçüyor her yerine
Tenim teninle konuşuyor geç saatlerde
Terim terimle karışıyor canım
Pınarlarım isyankar şehvetine
Dolu dizgin yağıyorum içine
Tatlı tatlı dökülüyorum bedenine
İçinde hissettiğin şey bir ılıklıklığın sürtünerek yol alması derinlerinde
Akıntım basıyor beynine kadar uzanan duyularını
Zevk ırmakları yağıyor ince bir dere gibi kaplıyor tutuşan yanlarını
Dudaklarında gülümsemeler yoğunlaşıyor
Sarhoşsun bir akıntıya kapılmışta sürüklenen bir yat gibi
Suyumdan içtikçe içesin geliyor
Sallıyorum seni dalından
Sarsıyorum beynini yerinden
Gidip geliyorum odalarında hapise tutulmuş bir mahkum gibi
Dudakların kımıldıyor
Usul usul dökülüyorum
Hani gök yırtılır gibi
Hani sabahlara kadar hiç durmadan yağan rahmet gibi
Hani susuz çölleri sulayan çöl kumlarının dibinden fışkıran bir vahanın
Zevke akan bir pınarı gibiyim
İçtikçe içesin geliyor
İçtikçe gözlerin dönüyor
İçtikçe dünya sanki ayaklarının altından kayıp boşluğa düşüyor
Uçururum seni uçurumlara dar patikalardan geçerken hayatında
Ve içiyorsun ılık ılık iliklerimden dökülen bütün can suyumu
Kurumaya yüz tutmuş karanfil gibi, açıyorsun yapraklarını dünyaya
Canlanıyorsun
Tenlerimiz çarpışıyor şimşekler çıkarırcasına
Aydınlanıyor loş ışık odan çarpıyor suratlarımıza
Cereyan telleri kopuyor voltajlarımızda
Elektrikler kesiliyor bu şehirde
Arzularımız uyanıyor uykudan
Bir fantaziyi yaşıyoruz gümüş yeleli bir at üstünde sevişir gibi
Lokum bir kavunun suyunu döküyorum göbeğine
Taşkın sel dilim giriyor içine
Bu gece bir romantiğimki koparıyorum yıldızları serpiyorum tenine
Tenin ışıl ışıl, Bense yakamoz mavisi
Gözlerim çiğdem yeşili döküyor
Dudaklarım kırmızı arzularımı sunuyor
Çingene pembesi tutkularım seni sarmalıyor aşkım
Hani dalga dalga akışım
Hani sana yastıkları yırttırışım
Hani bir gülüşüm
Hani tenime yaramaz bir kedi gibi batırdığın tırnakların
Hani omuzuma döğme yapar gibi diş izlerin kondurduğun
Hani seni üstüme oturtturuşum,
Dizginlerinin saçlarından çekerek elimde oluşu, göğüslerin dilimde
Hani teninde çil çil bıraktığım ısırıklarım
Burnumdan girip bütün beynimi dolaşıyor teninin süt kokusu
Tahriklerin kaplıyor dört bir yanımı
Sen doydun, ben doldum köklerine canım
Lakin sana bir türlü doyamadım
Sabırla beni bekle, bir dahaki sulama gününe
'' IŞIKLARI SÖNDÜR,...
AY DÜŞSÜN GÖZLERİMDEN GECELERİNE
SEN BANA SOYUN
DİLİM DİLİM GEZİNECEK DİLİM HER YERİNDE
BU SANMAKİ BİR OYUN,...
IŞIKLARI SÖNDÜR
AY DÜŞSÜN GÖZLERİNE
SEN BANA SOYUN ''
Kibar Tavasav