Eskiden;
Bir zaman önce gönül dağlarımda
Boy boy krizantem çiçekleri
Kardelenler,
Etrafa mis gibi aşk kokuları yayan kır çiçekleri açar
Hali, vaktini yaşar
Bir daha ki mevsim tekrar gelinceye kadar
Derin bir uykuya çekilirlerdi
Keklikler,
Aşk bülbülleri en güzel aşk şarkılarını
Billur gibi yanık sesleriyle gönlüme fısıldarlardı
Prensesler kadar güzel aşk dağcıları
Aşk'ı bulmak için
Doruklarıma çıkarlar
Bende soluklanırlar, bende doyarlardı
O zamanlar sıkçaydı bu ziyaretler
Her ziyaretlerinde de memnun kalırlar
Mutlu olurlardı
Bu bir vakit böyle geçip gitti zamandan
Geçti gitti ömür sayfalarımdan
Şimdi gönül dağlarım çölleşti
Kup kuru kaldı döl yataklarım
Çiçekler açmaz oldu
Kuşlar şarkı söyleyip uçmaz oldu
Aşk dağcıları gelmez
Aşk ocağımda AŞK
Bir zamandır kaynamaz oldu
Ey hat!
Her şeyedir bu özlem
Yanıyorum
Tütüyorum
Duman duman
Aslolan hayat tadıdır
Yoksa gerisi gözlerde süzülür
Hep nem
Hep nem kalır
Çiçek çiçek değildir
Mis gibi aşk kokuları yaymadıkça
Şarkı şarkı değildir
Aşk tadı içinde olmayınca
Hayat hayat değildir
Aşk tadı gönülde eksik ve tatsızsa
Tatsız olan yaşam değil dostum
İnsan olur sadece içinde yeşeren umutlar yoksa
Şimdi ben;
Gönlümde sevda kokularını
Mis gibi püfür püfür koklayacağım
Rengarenk taçlı, gök kuşağı yapraklı
Dalından avuçlarıma düşen nazlı bir çiçek
Şarkılarından dinleye dinleye
Hiç bir zaman bıkmayacağım
Billur sesli bir melek
Ziyaretinde kalbim yerinden fırlayacakmış gibi
Yüksek volumde çarpa çarpa heyecanlanacağım
Aşk dağcısı
Bir aşk prensesi
Özlüyor ve istiyorum
Çok mu?
Ben aşk dağının aşk bekçisi
Ben aşk için yaşayan şair
Ben aşkı içinde,
İliklerinde sonsuzmuş gibi
Yaşamak isteyen aşkların şairi
Gönül dağlarımda
Gönül tatında
Bir aşk arıyorum
Çok mu?
Çok mu?
Gönül tadında...
Kibar Tavasav