53\. Hafta

Modernizm, aslında hepimizi belirli bir kalıp içine sokarak, bu kalıbın içinde mutlu olmamıza inandırmaya çalışıyor. Peki bizler bu kalıpları ne zaman aşacağız? İşte buna cevap aramak ve bulmak önemli...

yazı resimYZ

Gündoğumuna yakın bir zamanda uyandığım her günün başlangıcında meydana gelen sorgulamalarımın nedeni üzerinde ara sıra kafa yoruyorum. İşte bu sonsuz çıkışsız dehlizlerde hayatın içinde bir yerlere sürüklenip gidiyor ömrüm. Bazen hayatımın nerede? Nasıl? Sonuçlanacağını merak edercesine yelken açtığım hayal duraklarında birer birer gezerken aklımın bir köşesinden hiç ama hiç çıkaramadığım yalnızlığımın zorluğuyla adeta bir savaş haline giriyorum. Geçen günlerin hızında ve telaşında bir yere koyamadığım kendi benliğimin muhasebesini 21. Yüzyılın bedbahtına bırakayım mı? Diye düşündüğüm günler aslında pek de uzakta değiller.

Ben bu yüzyılın adamı değilim. Bu konuda uzun uğraşlar sonucunda kendimle bir mutabık aldık. İnsanlar mutluluğu 160 metrekare evlerde orta halli bir otomobilde. Huzurluca alışveriş yapacağı bir hayatta arıyor. Aslında haksız da değiller. Çünkü modern dünya insanları bu gibi şeylerle mutlu olabileceklerine inandırmış durumda. Bir zamana kadar (53.Haftaya kadar) bende bu düşüncede olanlardan sadece birisiydim. Ama 53. Hafta da bu düşüncelerimden kurtulmuş durumdayım. Mutlu muyum? Değilim.
Ama en azından kendimi kandırmıyorum. Bu dünyaya bir miras bırakmayıp öylesine sıradan bir hayat yaşayıp ölen insan gerçekten yaşamış mıdır? Bence değil. Çünkü bu dünya sıradan şeyleri yaşamak için bir yer değil. Şimdi bu karalamaları okurken eminim çoğunuz neler saçmalıyor bu manyak? gibisinden söylemlerde bulundunuz. Evet saçmalıyorum saçmalamam benden kaynaklanmıyor ama. Dünyanın geldiği, insanların geldiği noktadan kaynaklanıyor. Ağır psikolojik bunalımları neredeyse hepimiz geçiriyoruz. Çünkü modern hayatta depresyona girmek gayet normaldir. Eğer depresyona girmiyorsan anormalsin. Modern hayatın normalleştirdiği bir insan olarak şuan elimden gelen tek şeyin sorgulamak olduğunu bilmenizi isterim. Kim bilir bir gün belki de elimden daha çok şey gelir. Dünyada psikolojik danışmanlık hizmetleri neden bu kadar revaçta sandınız. Modern hayat sizleri kendinize sevgili bulmaya zorlar. Toplum zorlar. Ve nihayetinde bulursunuz çünkü eğer bulmazsanız kendinizi o hayatın ve toplumun içine sokamazsınız. İşte bu yüzden herkeste bir arayış mevcuttur. Daha sonrasında modern nedenlerle ayrılırsınız. Psikolojik olarak danışacağınız bir yerlere doğru sürüklenip. Kendinizi adeta dipsiz bir kuyuya düşmüş zannedersiniz. Bu sadece bir örnekti. Bunun gibi nice örnek bulabilirsiniz. Her şeyden önce kendinize NEDEN? ve NE İÇİN? Sorularını sorun. İnan ki bu dünya sıradan yaşamak için bir yer değil. Kendinizi sorgulamaya gücünüz yettiği zaman sorgulayamayacağınız hiç kimse ve hiçbir şey kalmayacaktır. Hayatınızda bu modern dünyanın belirlediği zaman dilimleri dışında yaşadığınız zamanlar olsun. 61. Saniye 61. Dakika 25. Saat 8.Gün 32.Gün 53.Hafta ve son olarak 366.Gün işte bu zamanlarda zihninizin duvarlarını aşarak kendi muhasebenizi en rahat bir biçimde yaparsınız. Orhan Kotanın Gururla Bakıyorum Dünyaya adlı şiiriyle yazımı sonlandırıyorum
ama adına yaşamak dersen
ot gibi, saman gibi yaşamak dersen
bir solucan gibi yerlerde sürünerek
ezilerek
horlanarak
sömürülerek
re-zil-ce
çatlayan tomurcuğun
doğan çocuğun çığlığını duymadan
gül benizli sevgilinin
titreyen göğüslerini öpmeden doyasıya
korka korka
yana yana
her gün biraz daha derinden
her gün biraz daha kapkara duyarak ölümü
aç ve arkasız
köpekleşerek
yaşamak dersen
bu yürek
çat diye çatlasın be

Başa Dön