• İzEdebiyat > Öykü > Varoluşçuluk |
61
|
|
|
|
Yaşlı bir adamın hikâyesi bu. Yaşamın yorgunluğuna katmıştı yorgunluğunu. Sabah çayını içiyordu. Demli çayını. Yüreğinde demlenmiş nice acılar gibi demli çayını… Ve sigarası yoldaştı ona. 64 yıllık yaşamına üç hecelik mutluluğu sığdıramayanlardandı. |
|
62
|
|
|
|
Günaydın koca adam! Bugün her zamankinden boktan görünüyorsun ya, hayırdır! |
|
63
|
|
|
|
İnsanlığa herşeyin kendilerine öğretildiği gibi olmadığını gösteren iki güzel insanın -Simone de Beauvoir ve kısa bir süre önce 100. doğum gününü kutladığımız J.P. Sartre’ın- değerli anısına. |
|
64
|
|
|
|
Cama düşmeye başlayan kar tanelerini görünce dönmek istedi. Yolun kapanmasından çekiniyordu. Bir süreliğine daha misafirim olmaktan...Sanırım. Evden ayrılalı nefes alıp verirken çıkan o hırıltısını saymazsam yanımda ki koltukta oturduğu gerçeğini büsbütün unutabilirdim. Sileceklerin hareketlenişine takılmıştı bakışları. Onu böyle görünce baktığı şey hakkında düşünüyorum. Nesnenin devinimi, düşen kar, anıları, türlü türlü şey geçiyor aklımdan. Bunlardan biri ya da tümüne bakması kabulümdü, ama hiçbirine bakmıyorduysa. O zaman unutmalıyım işte; kışkırtıcı bulacağım için. Sinirlenmemle eğlenir gibi. Hayra yormayacağım sessizliğini. Çünkü bilmek hakkımdır. Açıklamalı. Etiyle kemiğiyle –“ şey” demeye yine de varmıyor dilim – düne kadar tanıdığımı sandığım kişiyse, çekinmezdi. Dilindekini söylerdi.
|
|
65
|
|
|
|
Bu gelişinde, geçen sefer anlamlı anlamlı süzdüğü kumralı göndermişti yatağına Rezzan Hanım. Herkes hanım diye hitap ettiğinden Alpar da alışmıştı, bu fahişeden bozma kadına hanım demeye... |
|
66
|
|
|
|
Neden kapının önüne koyamıyorum sence seni? Mutsuzluğunun farkına varmaya ramak kala...Her şey beklendiği gibiyken.Oysa sana hiç ihtiyacım yok.Benzersiz bir hikayen de yok. Ben sadece senin için mutfakta elini bıçağı keserken fark ettiğin an olacağım.Akan kanın belki de.Ya da bir düzeltmen kendi adına. |
|
67
|
|
|
|
"Organizma her gün binlerce insan ve aileye ulusal internet ağı üzerinden çeşitli testler gönderiyor. Bu arada amaç ölüm sonrası yaşamı tercih eden kişilerin sağlıklı bireyler olarak topluma ve organizmaya kazandırılması." |
|
68
|
|
|
|
Kumral saçlarını şöyle bir üstünkörü tarayarak bir daha baktı aynaya. Orada, yüz hatları boyunca uzanan kederli anların derinleştirdiği çizgiler şimdi artık eskisine göre daha bir belirginleşmiş olarak durmaktaydılar öylece. Bakışları, ya onlara ne demeliydi! Neşe ve umut kıvılcımlarının beslediği bu zinde bakışlar, mevsimin henüz kışa dönmediği şu hazan günlerinde böylesine yorgun ve yalnızlığın pençesinde böylesine bezgin bir bitkinliğe mi düşmeliydiler? Yaz günlerinin neşeli koşuşturmaları arasında kışın o zemheri soğukları hep böyle bir işgüzarlıkta bulunup, hazırlığının bulunmadığı bir boş anında mı yakalar insanı? |
|
69
|
|
|
|
Çocuk kadından önce ölmüştür. Kadın sonradan ölmüştür.Her ikisi de ölmüştür. Ve bir çok insan ölmüştür.
Bu kadın savaş meydanlarında defalarca aynı hatayı yapmıştır.Aynı suçu işlemiştir. Görevi ise;kendi ülkesi için istihbarat sağlayan kadın ajan olmaktır.
"Vatan hayinidir."
|
|
70
|
|
|
|
Sevgili unutulmazlarım,çok çabuk ve çok geç de olsa kaybettiğim(Babaannem)kaybetmekten kahrettiğim,kişilerim.
Babam ve burhan Bey erken gittiler öte aleme.
Allah rahmet eylesin bütün ölmüşlerimize.Amin. |
|
71
|
|
|
|
Hastaneye Yatmadan önceki SON günlerim
3 Gün SONRA Dört duvar arasına alınacağım |
|
72
|
|
|
|
Acı çekmek için ayyaş olmak, bir kadın tarafından sıfırlanmak gerekmiyordu , ama acı çekip ayyaş olunabilirdi. Bir süre, gençlikte özellikle, talihin senden yana olduğunu sanabilirdin, bazen senden yanadır da gerçekten |
|
73
|
|
|
|
Dünya obsesiflerle çevrili.Ruh sıkıştıkça eller yıkanıyor.Dil tutuldukça eller titriyor.İçindeki binanın acil çıkış kapısı yok katlara tek tek uğranacak |
|
74
|
|
|
|
Bulutların renginde kararma ve görünüşlerinde bir ağırlık vardı. Sanki dolmuş ve bedbindi gökyüzü. Kendisini en çok gökyüzüne benzetirdi. Evet, bir kadın olsa olsa gökyüzü olurdu. Önce yeryüzünün kirini pasını kendisinde toplar, sonra içini akıtarak hem kendini hem yeryüzünü temizleyen, kadın gökyüzü. |
|
75
|
|
|
|
Son durakta ineceğini bilen yabancı bir yolcu gibiydi. Otobüse biner binmez hangi durakta ineceğini söyler, oraya geldiğinde şoförün onu uyarmasını bekler, kafasını onunla meşgul etmek istemezdi. İneceği yere geldiğinde uyaracağından emin, seçimle yeni işbaşına gelmiş bir politikacı gibi. Belki de hiçbir şeyini emanet etmeyeceği tanımadık bir otobüs şoförüne, gideceği durağı emanet etmiş olurdu. En köşe koltuğa geçer. Genelde güneşli olan bu şehirde güneşten ters tarafa oturmayı tercih ederdi. Oturduğu an küçük cep kitabını çıkarır. Kocaman parmakları ile sayfaları çevirmeye uğraşırdı, telaşlı telaşlı. |
|
76
|
|
|
|
Nehir kıyısındaki kayalığa indiğimde suya düşen gölgeyle başını farkediyorum. Eğilmiş, akıntıya bakıyordu. Yaklaşmak istedim, elinin işaretiyle vazgeçtim. Dediğine göre balıkları ürkütebilirmişim. Poşet dolusu erzağı görebileceği bir ağaç dalına iliştirip uzaklaşacaktım. Cebime uzanıyorum. Kahretsin. Boş. İkisi de. Sigara atmasını istiyorum. Kımıldamıyor. Gözleri hep akıntıda. Birden sevinçle doğruluyor. İnlerini buldum diyor.
Balık ağını kıyıya doğru çekişini görseler, kahvede günlerce konuşulurdu bu. Eli boş döndü dedirtmemek için miydi yoksa üç beş balığa mı telaşı. Aklından ne geçiriyor bilemezdim. |
|
77
|
|
|
|
Sarktığı camdan yerine oturan biri " Abi, yine yanıldın" der. Ağzım kulaklarıma varır. Nasılsa bir kaç dakikalık yolu vardır böylelerinin, önemsemem. Bir tabela gölgesinde frene basmamı isteyecekler. Kitabı defteri dağıldığı yerden toplayıp, kırpışan gözlerle bir bana bir plakaya bakacaklar. |
|
78
|
|
|
|
Yaşlı Olgun Kavak
Tanrıyı arıyorum şaman yollarında bir işaret bir iz yok.Ne kadar kararmışki bu yürek nafile uğraşlar diye şırpınıyor beyin damarlarım.Gözümü kapatsam |
|
79
|
|
|
|
„Artık kalemimin de, benim de güçsüzlüğümüzü biliyorum. Ne önemi var: Kitap yazıyorum, yazacağım; onlar da gerekli; gene de bir işe yarıyorlar. Yazın hiçbir şeyi, hiç kimseyi kurtarmaz, doğrulamaz. Ama bir insan ürünüdür: İnsan orada yansır, kendini |
|
80
|
|
|
|
Zamanın geçişini düşünmekten, mutlu olamıyorum. |
|